Her şeyden önce insandım, unuttum!
Rachel Corrie - In Memoriam
Vicdan, dünyanın bütün adalet sistemlerini yanıltsak bile kendimizi mahkûm eden bir iç ses. Belki de en yalın ifadesiyle, yastığa başımızı koyduğumuzda olmadı, yanlış yaptın, yapmamalıydın diyen bir uyarıcı. Vicdan belli ki, vahyin insan içinde sürekli yaşayan tek yansıması. Dünyanın her yerinde, hangi siyasi görüşten, dinden, ırktan ve ideolojiden olursa olsun tüm insanların üzerinde mutabık kalacağı tek ortak düşünce.
Bu açıdan bakıldığında vicdan; bırakın tamamen ortadan kalkmasını, birazcık eksikliğinin bile dünyayı nasıl da yaşanmaz hale getirebileceğini gösteren tek gerçek duygu!
Habil ile Kabil’le başlayıp, insanlık tarihi kadar eski olan çıkar savaşları, iyiyle kötünün, zalimle mazlumun, güçlüyle zayıfın mücadelesi, en küçük kabilelerden günümüzün modern dünyasına, bireysel yaşam alanlarından, toplumsal hayat standartlarına kadar her alanda sürekli devam eden bir harp sahnesini andırıyor. İşgallerin, savaşların, bireye yönelik şiddet ve işkencelerin, en temel özgürlük haklarından mahrum bırakılmaların bile sıradan bir haber algısından öteye geçmediği kirli bir dünyada yaşıyoruz. Yaşadığımız hayatı her gün daha fazla vicdansızlık dalgalanmalarına terk etmemek, erdemli ve yaşanılabilir bir hayat inşa etmek, vicdanlı insanların sayısını artırmak zorunda olduğumuz bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. İnsana ve yaşadığı çevreye yönelik onur kırıcı eylemlerin zindanlardan, hücre ve karakollardan çıkıp sokaklara, evlere bulaştığını; tepkiyi, lanetlemeyi, hesap sormayı, dua etmeyi unutan insanlığın yakındığı şeyle, yaşadığı şeyin aynı olduğunun farkına vardığı yeni bir akla ihtiyaç duymaktayız! Modern insanın farkındalık bilincini yeniden kazanacağı ortak bir akla…
Bugünün anlamının farkında mıyız?
Bu farkındalık bilincimiz olsaydı; dünya’da sadece son on yılda savaşların yol açtığı nedenlerden dolayı öldürülen çocuk sayısı 2 buçuk milyonun üzerinde olmazdı! Bu sayının iki katından fazla çocuk ve masum insanımızı savaşların yol açtığı kalıcı sakatlıklar ve hastalıklarla baş başa bırakmazdık! Dünya’nın en zengin 24 kişisinin servetlerinin sadece %4’ünün tüm dünyanın açlık sorununu tamamen ortadan kaldıracak güçte olduğunu bilir ve her yıl yaklaşık 8 milyon insanın açlıktan ölmesini engelleyebilirdik! Hala, dünyanın çözemediği bir Ortadoğu sorunumuz kalmazdı. Afganistan, Irak ve Gazze vahşeti olmaz, İsrail’in modern silahlarını Rachel ve vicdanlı insanların üzerine doğrultarak yıktığı evler ve Gazze hapishanesi utanç belgesi olarak ortada kalmazdı. Darfur, Somali ve Afrika ülkelerinde dünyanın en değerli madenlerine sahip olduğu halde sömürülen ve açlıktan ölen insanlar olmazdı. Pippa Bacca’nın beyaz gelinliği kirletilmez, katledilmezdi. İzmir’de 18 aylık bir bebeğin bedeninin kirletildiği haberlerini adli tıp raporlarından okumaz, okusak bile, o şehre atom bombası düşmüşçesine hayretler içinde kalırdık! Üniversite kapılarında bekleyen kızlarımızın umutları, evrensel insan hakları beyannamelerini ve evrensel hukuku ağızlarından düşürmeyen hukuk adamlarının vicdansızlığına kurban edilmezdi. Siirt’te faili meçhul cinayetler asit kuyularında eritilmez, cami bombalama, kendi uçağını düşürme, stadyumları hapishaneye çevirmek gibi akıl almaz sözde harp planları yapılmazdı! Farkında olsaydık, yüzümüzde bin yıllık acıların derin izleri kalmazdı!
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Sadece birkaç hadise bile yaşadığımız dünyanın nasıl bir cehennem olduğunu görmek “insanlık, vicdansızlığın ve acının başka hangi rengini görmeli ki?” sorusuna cevap bulmak için yeterli.
Farkında mıyız bilmiyorum ama gözümüzün önünden geçen binlerce görüntüyle her gün tekrarlanan acılara artık duyarsızlaşıyor ve ne yazık ki vicdan kıyımının seyircisi oluyoruz.
Zulme kulak mı tıkıyoruz?
Bizim kanıksamış gözlerimiz, dumura uğramış vicdanlarımız, artık yalnızca dünya haber ajanslarının ayyuka çıkardığı vicdansızlık görüntülerinin karşısında, hemen alışmaya ve hızlıca unutmaya entegre oluyor. Modern dünyanın bencil sömürü düzeni olan vicdansızlık dalgası, maddeyi maneviyata karşı kullanmakla kalmıyor, insanlığı müthiş bir dünya hırsına da duçar ediyor. Bireysel hazların, toplumsal yaşam koşullarına bencil şekilde müdahalesini sağlayarak, insanlığı asrın en büyük vicdan hastalığı olan, “hemen alış ve hızlıca unut” belasına bulaştırıyor.
Kısaca büyük kırılmalar bitmiyor. Vicdansızlık her gün çığ gibi büyüyor. İnsan insanı kırıyor, incitiyor, örseliyor, küstürüyor. Bachmann’ın, “savaşlar başlamıyor artık, sadece sürdürülüyor” sözü yaşadığımız çağda evde, sokakta, meydanlarda, siyasette, gazete sayfalarında, TV haberlerinde devam ettiriliyor.
Dünyayı yönetenlerse kendi vicdanlarını ülke çıkarları, reel politika gerçekleri, ekonomik göstergeler bahanesiyle küresel sermaye pazarlarında satılığa çıkarıp, vicdansızlığı gelenekselleştirip neredeyse sıradanlaştıran, daha uygar, daha eğitimli ve teknik donanımı daha güçlü vicdan cellâtlarına dönüşüyor. Silah pazarlarını büyütüyor.
Küresel vicdansızlık dalgası, sinema ve medyanın da yönlendirmesiyle kabul edilmesi gereken bir iyilikmiş gibi; bazen özgürlük bahanesiyle, bazen dünyayı terörden kurtarma bahanesiyle ülkeler işgal ediyor, çocukları ve masum insanları katlediyor.
Tüm olup biten bu hadiseler dünyayı ayağa kaldırmıyor
Dışımızdaki büyük gürültülere vicdanlarımızın kulaklarını tıkamak acılarımızı hafifletmez ve gerçekleri değiştirmez.
Bugün bu gerçeğin farkına varmamız gerektiğini kendimize hatırlatma günü. Bugün, 16 Mart 2003 tarihinde ülkesi yeni bir savaşın ve işgalin şehvetini yaşarken, 23 yaşında Amerikalı genç bir kızın çoktan kanıksanmış çocuk ölümlerinin, yıkılan evlerin önüne vicdanını siper edip buldozerlerin önüne yattığı gün! Bugün Rachel’le bir olup portakal ağaçlarını kökünden söken, yeni yerleşim yerleri işgal eden, evler yıkan, masum insanları katleden, bireysel özgürlük alanlarını inançları nedeniyle işgal eden bütün sömürü düzenlerine karşı direnme günü. Bugün, bütün insanlığın söz konusu olduğu yerde, insanın bireysel yaşam koşullarından vazgeçip yaşadığı dünyayı düzeltmek için ne yapması gerektiğini düşünmesi gereken gün!
Türkiye’den dünyaya yayılan Vicdan günü çağrısı
Bugün, 16 Mart 2003' tarihinde İsrail tanklarına karşı vicdanını siper ederek katledilen Rachel Corrie’nin hatırasına atfen, Otuzuncu Harf Edebiyat ve Düşünce Dergisi tarafından 2006 yılında ilan edilen Dünya Vicdan Günü.
16 Mart dünya vicdan günü Naci el Ali’nin, şeyh Ahmet Yasin’in, Edward Said’in, Aliya İzzet Begoviç’in, Hasan Aycın’ın, Rachel Corrie’nin ve hepimizin kardeşi olan Hanzala’nın bu vicdansızlık deryasına yüzünü dönmeden merhametin kısık sesiyle dua ettiği gün!
Dünya Vicdan Günü; dünyamızı, şehrimizi, evimizi, kalbimizi, zihnimizi açık hava morguna çevirmek isteyenlere karşı duruşumuzun en insani göstergesi.
16 Mart Dünya Vicdan Günü; cinsiyeti, dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun Gazze’li çocuklardan Vietnamlı kadınlara, Diyarbakır’dan Somali’ye dünyanın her yerinde vicdan sahibi herkesin bir gün aynı şarkıyı söyleyeceklerine inananların günü.
Günlerden
Bugün ile ilgili herşey...
16 Mart 2017 Perşembe
16 Martta Yaşanan Olaylar
MÖ 597 - Babil Sürgünü: Yehuda Krallığı'nın Babilliler tarafından fethedilmesi sonucu Yahudiler Babil'e sürüldü.
1521 - Ferdinand Magellan Filipinler'deki Homonhon adasına vardı.
1848 - Öğretmen Okulları Kuruldu.
1909 - Almanya Millî Futbol Takımı tarihinin en farklı mağlubiyetini İngiltere karşısında aldı: 9-0.
1914 - Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi Şeyhülislam olarak atandı.
1920 - İtilaf Devletleri, İstanbul'u işgal etti.
1921 - SSCB, Ankara Hükümeti'ni resmen tanıdı; Moskova Antlaşması imzalandı.
1924 - Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun (3 Mart) kabulünden sonra medreseler kapatıldı.
1924 - Roma Antlaşması doğrultusunda İtalya Rijeka'yı topraklarına kattı.
1926 - Robert H. Goddard ilk sıvı yakıtlı roketi fırlattı.
1930 - Küba Millî Futbol Takımı uluslararası arenada ilk maçını Jamaika karşısında yaptı ve 3-1 kazandı.
1932 - Ankara Demirspor kuruldu.
1935 - Adolf Hitler, Versay Antlaşması'nı iptal ettiğini açıkladı.
1939 - Hitler Bohemya ve Morayva'yı Alman himayesine aldığını, Prag Kalesi'nde açıkladı.
1939 - Mısır Prensesi Fevziye Fuad ile İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi evlendi.
1945 - II. Dünya Savaşı: Küçük bir Japon direnişi kaldıysa da Iwo Jima Muharebesi sona erdi.
1964 - TBMM'de gizli yapılan olağanüstü toplantıda, hükümete gerektiğinde Kıbrıs'a müdahale yetkisi verildi.
1968 - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Johnson, Vietnam'a 35.000 ila 50.000 asker daha göndermeye karar verdi.
1968 - Vietnam Savaşı sırasında My Lai katliamı gerçekleştirildi.
1971 - Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, Sivas'a bağlı Gemerek'te jandarmayla girdikleri çatışma sonunda yakalandı.
1972 - Cumhuriyet Senatosu; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararını onayladı.
1978 - 16 Mart Katliamı: İstanbul Üniversitesi Eczacılık fakültesi önünde öğrencilere yönelik bombalı saldırıda 7 öğrenci öldü.
1978 - İtalya'da eski başbakanlardan Aldo Moro, Kızıl Tugaylar tarafından kaçırıldı.
1979 - Çin-Vietnam Savaşı: Çin Halk Kurtuluş Ordusu ülkesine geri döndü. Savaş sona erdi.
1988 - Saddam Hüseyin'in emriyle Halepçe'ye zehirli gaz saldırısı yapıldı.
1993 - Avrupa Kulüpler Kupası'nda finale yükselen ilk Türk basketbol takımı Efes Pilsen, Yunanistan'ın Aris takımına yenilerek ikinci oldu: 50 - 48.
1994 - TBMM tarafından dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra gözaltına alınan beşi DEP'li altı milletvekili, Türk Ceza Kanunu'nun 125'inci maddesine muhalefet ettikleri gerekçesiyle DGM'ye sevk edildi. Vatana ihanetle suçlanan milletvekilleri, tutuklanarak cezaevine konuldu.
1996 - Profesör İlhan Arsel'in Biz Profesörler adlı kitabının davasında savcı Abdurrahman Yılancı, hakim Yücel Yurdakul'u taraflılıkla suçlayarak reddetti. Savcının hakimi reddetmesi Türkiye adliye tarihinde ilk kez gerçekleşti.
1999 - Kosova'daki Sırp güçlerine karşı, 70 gün sürecek hava harekatı başlatıldı.
2003 - Rachel Corrie İsrail tankları tarafından ezilerek öldürüldü.
2004 - Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun Karadon maden ocağındaki grizu patlamasında 8 Çinli işçiden 5'i öldü, 3'ü yaralandı.
2005 - İsrail Eriha'yı resmi olarak Filistin yönetimine devretti.
2014 - Kırım tartışmalı bir referandumla Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya geçmeyi kabul etti.
16 martta ölenler
1751 - James Madison, ABD'nin 4. Başkanı (ö. 1836)
1789 - Georg Ohm, Alman fizikçi (ö. 1854)
1839 - Sully Prudhomme, Fransız şair, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1907)
1908 - Robert Rossen, ABD'li yönetmen, senarist ve yapımcı (ö. 1966)
1909 - Nubar Terziyan, Ermeni asıllı Türk vatandaşı sinema sanatçısı (ö. 1994)
1911 - Josef Mengele, Alman Nazi doktor (ö. 1979)
1915 - Haldun Taner, Türk yazar (ö. 1986)
1927 - Vladimir Komarov, Rus kozmonot (ö. 1967)
1940 - Bernardo Bertolucci, İtalyan yönetmen
1953 - Richard Matthew Stallman, ABD'li özgür yazılım aktivisti, GNU projesi ve Özgür Yazılım Vakfı'nın kurucusu
1959 - Jens Stoltenberg, Norveçli ekonomist ve politikacı
1965 - Mustafa Taşkesen, Türk bürokrat
1967 - Lauren Graham, ABD'li oyuncu
1971 - Alan Tudyk, ABD'li aktör
1973 - Kutsi, Türk şarkıcı, besteci, oyuncu, söz yazarı
1980 - Bahri Tanrıkulu, Türk taekwondo sporcusu
1986 - Alexandra Daddario, ABD'li oyuncu
1990 - Josef Hušbauer, Çek futbolcu
16 martta ölenler
37 - Tiberius, Roma İmparatoru (d. MÖ 42)
455 - III. Valentinianus, Batı Roma İmparatoru (d. 419)
1736 - Giovanni Battista Pergolesi, İtalyan müzisyen (d. 1710)
1913 - Tatyos Efendi, Osmanlı Ermenisi müzisyen (d. 1858)
1919 - Yakov Sverdlov, Yahudi asıllı Rus devrimci (d. 1885)
1929 - Kel Hasan Efendi, Türk tuluatçı (d. 1865)
1935 - John James Richard Macleod, İskoç hekim ve fizyolog, Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi ve İnsülini bulanlardan (d. 1876)
1940 - Selma Lagerlöf, İsveçli Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ilk kadın yazar (d. 1858)
1957 - Constantin Brancusi, Romen heykelci, çağdaş soyut heykelciliğin öncülerinden (d. 1876)
1966 - Emin Türk Eliçin, Türk yazar (d. 1906)
1988 - Erich Probst, Avusturyalı futbolcu (d. 1927)
1998 - Pertev Naili Boratav, Türk halk bilim araştırmacısı (d. 1907)
2000 - Thomas Ferebee, ABD'li pilot, Atom bombası'nı atan Enola Gay uçağının bombacısı (d. 1918)
2003 - Rachel Corrie, ABD'li barış aktivisti (İsrail tankları tarafından ezilerek öldürüldü) (d. 1979)
2015 - Firuz Çilingiroğlu, Türk hukukçu ve Onursal Yargıtay Başsavcısı (d. 1924)
1521 - Ferdinand Magellan Filipinler'deki Homonhon adasına vardı.
1848 - Öğretmen Okulları Kuruldu.
1909 - Almanya Millî Futbol Takımı tarihinin en farklı mağlubiyetini İngiltere karşısında aldı: 9-0.
1914 - Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi Şeyhülislam olarak atandı.
1920 - İtilaf Devletleri, İstanbul'u işgal etti.
1921 - SSCB, Ankara Hükümeti'ni resmen tanıdı; Moskova Antlaşması imzalandı.
1924 - Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun (3 Mart) kabulünden sonra medreseler kapatıldı.
1924 - Roma Antlaşması doğrultusunda İtalya Rijeka'yı topraklarına kattı.
1926 - Robert H. Goddard ilk sıvı yakıtlı roketi fırlattı.
1930 - Küba Millî Futbol Takımı uluslararası arenada ilk maçını Jamaika karşısında yaptı ve 3-1 kazandı.
1932 - Ankara Demirspor kuruldu.
1935 - Adolf Hitler, Versay Antlaşması'nı iptal ettiğini açıkladı.
1939 - Hitler Bohemya ve Morayva'yı Alman himayesine aldığını, Prag Kalesi'nde açıkladı.
1939 - Mısır Prensesi Fevziye Fuad ile İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi evlendi.
1945 - II. Dünya Savaşı: Küçük bir Japon direnişi kaldıysa da Iwo Jima Muharebesi sona erdi.
1964 - TBMM'de gizli yapılan olağanüstü toplantıda, hükümete gerektiğinde Kıbrıs'a müdahale yetkisi verildi.
1968 - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Johnson, Vietnam'a 35.000 ila 50.000 asker daha göndermeye karar verdi.
1968 - Vietnam Savaşı sırasında My Lai katliamı gerçekleştirildi.
1971 - Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan, Sivas'a bağlı Gemerek'te jandarmayla girdikleri çatışma sonunda yakalandı.
1972 - Cumhuriyet Senatosu; Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkındaki idam kararını onayladı.
1978 - 16 Mart Katliamı: İstanbul Üniversitesi Eczacılık fakültesi önünde öğrencilere yönelik bombalı saldırıda 7 öğrenci öldü.
1978 - İtalya'da eski başbakanlardan Aldo Moro, Kızıl Tugaylar tarafından kaçırıldı.
1979 - Çin-Vietnam Savaşı: Çin Halk Kurtuluş Ordusu ülkesine geri döndü. Savaş sona erdi.
1988 - Saddam Hüseyin'in emriyle Halepçe'ye zehirli gaz saldırısı yapıldı.
1993 - Avrupa Kulüpler Kupası'nda finale yükselen ilk Türk basketbol takımı Efes Pilsen, Yunanistan'ın Aris takımına yenilerek ikinci oldu: 50 - 48.
1994 - TBMM tarafından dokunulmazlıkları kaldırıldıktan sonra gözaltına alınan beşi DEP'li altı milletvekili, Türk Ceza Kanunu'nun 125'inci maddesine muhalefet ettikleri gerekçesiyle DGM'ye sevk edildi. Vatana ihanetle suçlanan milletvekilleri, tutuklanarak cezaevine konuldu.
1996 - Profesör İlhan Arsel'in Biz Profesörler adlı kitabının davasında savcı Abdurrahman Yılancı, hakim Yücel Yurdakul'u taraflılıkla suçlayarak reddetti. Savcının hakimi reddetmesi Türkiye adliye tarihinde ilk kez gerçekleşti.
1999 - Kosova'daki Sırp güçlerine karşı, 70 gün sürecek hava harekatı başlatıldı.
2003 - Rachel Corrie İsrail tankları tarafından ezilerek öldürüldü.
2004 - Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun Karadon maden ocağındaki grizu patlamasında 8 Çinli işçiden 5'i öldü, 3'ü yaralandı.
2005 - İsrail Eriha'yı resmi olarak Filistin yönetimine devretti.
2014 - Kırım tartışmalı bir referandumla Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya geçmeyi kabul etti.
16 martta ölenler
1751 - James Madison, ABD'nin 4. Başkanı (ö. 1836)
1789 - Georg Ohm, Alman fizikçi (ö. 1854)
1839 - Sully Prudhomme, Fransız şair, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1907)
1908 - Robert Rossen, ABD'li yönetmen, senarist ve yapımcı (ö. 1966)
1909 - Nubar Terziyan, Ermeni asıllı Türk vatandaşı sinema sanatçısı (ö. 1994)
1911 - Josef Mengele, Alman Nazi doktor (ö. 1979)
1915 - Haldun Taner, Türk yazar (ö. 1986)
1927 - Vladimir Komarov, Rus kozmonot (ö. 1967)
1940 - Bernardo Bertolucci, İtalyan yönetmen
1953 - Richard Matthew Stallman, ABD'li özgür yazılım aktivisti, GNU projesi ve Özgür Yazılım Vakfı'nın kurucusu
1959 - Jens Stoltenberg, Norveçli ekonomist ve politikacı
1965 - Mustafa Taşkesen, Türk bürokrat
1967 - Lauren Graham, ABD'li oyuncu
1971 - Alan Tudyk, ABD'li aktör
1973 - Kutsi, Türk şarkıcı, besteci, oyuncu, söz yazarı
1980 - Bahri Tanrıkulu, Türk taekwondo sporcusu
1986 - Alexandra Daddario, ABD'li oyuncu
1990 - Josef Hušbauer, Çek futbolcu
16 martta ölenler
37 - Tiberius, Roma İmparatoru (d. MÖ 42)
455 - III. Valentinianus, Batı Roma İmparatoru (d. 419)
1736 - Giovanni Battista Pergolesi, İtalyan müzisyen (d. 1710)
1913 - Tatyos Efendi, Osmanlı Ermenisi müzisyen (d. 1858)
1919 - Yakov Sverdlov, Yahudi asıllı Rus devrimci (d. 1885)
1929 - Kel Hasan Efendi, Türk tuluatçı (d. 1865)
1935 - John James Richard Macleod, İskoç hekim ve fizyolog, Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi ve İnsülini bulanlardan (d. 1876)
1940 - Selma Lagerlöf, İsveçli Nobel Edebiyat Ödülü sahibi ilk kadın yazar (d. 1858)
1957 - Constantin Brancusi, Romen heykelci, çağdaş soyut heykelciliğin öncülerinden (d. 1876)
1966 - Emin Türk Eliçin, Türk yazar (d. 1906)
1988 - Erich Probst, Avusturyalı futbolcu (d. 1927)
1998 - Pertev Naili Boratav, Türk halk bilim araştırmacısı (d. 1907)
2000 - Thomas Ferebee, ABD'li pilot, Atom bombası'nı atan Enola Gay uçağının bombacısı (d. 1918)
2003 - Rachel Corrie, ABD'li barış aktivisti (İsrail tankları tarafından ezilerek öldürüldü) (d. 1979)
2015 - Firuz Çilingiroğlu, Türk hukukçu ve Onursal Yargıtay Başsavcısı (d. 1924)
15 Mart 2017 Çarşamba
“TEMA Vakfı; 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü'nde, sınırsız tüketimin toplumsal bir sorun olduğuna ve bu sorunun çözümünün; yaşamımızı sürdürecek kadar tüketip bundan mutlu olabileceğimiz bir toplum düzeni yaratmaktan geçtiğine dikkat çekiyor.
Tüketim: Amaç mı ? İhtiyaç mı ?”
Tüketim son yıllarda ihtiyaçları karşılamanın, hatta düşleri gerçekleştirmenin çok ötesine geçerek başlı başına bir amaç haline geldi. Oysa sınırsız tüketim çabasının ağır bir bedeli var ve günümüzde bu bedel de tüketimin kendisi kadar hızlı büyüyor.
Bugün 6.4 milyar insanın yaşadığı ve giderek azalan doğal varlıkları kullanarak yıllık 5.5 trilyon ABD Doları ekonomik üretimin yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Tüketim toplumunun cazibesi ve beraberinde getirdiği ekonomik fayda gözleri kamaştırsa da, ekolojik kayıplarımız, toprak, su, hava, orman, biyolojik çeşitlilik, iklim ve canlıların sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi ve tahribat çok büyük ve korkutucu. Üstelik sürekli artan tüketimin yarattığı kirlilik ve doğal varlıklardaki bozulmaların etkisi sadece mahvolmuş ekosistemlerde değil, özellikle en yoksul kesimdeki hastalıklarda ve sefalette de kendisini gösteriyor.
Bütün Yenilenebilir Doğal Varlıklar Tehlike Altında
Doğal varlıkların birçoğu sürdürülebilir düzeylerin çok üzerinde sömürülüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), artan toprak bozulması sonucunda bitkisel üretimde verimliliğinin düştüğünü ve bu durumun, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan 1,5 milyar insanın gıda güvenliğini tehdit edebileceğini açıkladı. Yalnızca son 50 yıl içinde bile dünya genelindeki içme suyu tüketimi üç kat, fosil yakıt tüketimi beş kat arttı. Hızla yükselen karbon emisyon oranlarının yanı sıra yıllık 13 milyon hektar olduğu tahmin edilen tropikal orman kaybının atmosfere her yıl 6,5 milyar ton karbondioksit eklemesi, kaygıların giderek artmasına neden oluyor.
Tüketim harcamalarının büyük bölümü konfor ya da hayatta kalabilmek için gerekliliği tartışılan ama yaşamı daha keyifli kılan ürünlere yapılırken, dünyadaki yoksul kesimin temel gereksinimlerinin karşılanmasının çok masraflı olacağına ilişkin savlar öne sürülüyor. Oysa eldeki veriler gösteriyor ki; yoksulların yeterli gıda, temiz su ve temel eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için gereken para, insanların bir yıl içinde makyaj malzemelerine, dondurmaya ve hayvan mamasına harcadığından daha az.
Ülkemizde de durum pek farklı değil, verimli tarım alanlarımız amacı dışında kullanılarak üzerlerine sanayi tesisleri kuruluyor, ormanlarımız madencilik faaliyetlerine, imara açılıyor, işgal ediliyor, yakılıyor, enerji üretimi için doğanın ana damarları nehirlerimizin üzerine yüzlerce Nehir Tipi Hidroelektrik Santral(HES) kuruluyor, enerjide önceliğimiz enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji olmalıyken, nükleer santral yapılmak isteniyor, sulak alanlarımız kurutuluyor, meralarımız, makilik alanlarımız yok ediliyor.
Sınırsız Tüketim Toplumsal Bir Sorundur
Dünya giderek ısınıyor. İnsanların atmosferde ve iklimde yarattığı değişiklikler hiç kuşkusuz uzun ömürlü olacak. Fakat küresel ısınmanın etkileri değiştirilemeyecek ya da başa çıkılamayacak kadar şiddetli hale gelmeden önce kesin adımlar atabileceğimiz bir dönemde yaşama ayrıcalığına sahibiz. Karşımızdaki güçlüğü ele alış biçimimiz, çok uzun bir dönemi kapsayan bir tarihin yazılmasına yardımcı olacak.
TEMA Vakfı; 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü'nde, sınırsız tüketimin toplumsal bir sorun olduğuna ve sadece tüketim peşinde koşmanın hem tüketici toplumlardaki yaşamın kalitesini azaltacağına hem de çocuklarımızın torunlarımızın yani gelecek nesillerimizin temel ihtiyaçlarını karşılama olanaklarının bile ellerinden alınmasına neden olacağına dikkat çekiyor. Bu sorunun çözümü; yaşamımızı sürdürecek kadar tüketip bundan mutlu olabileceğimiz bir toplum düzeni yaratmaktan ve herkesin bu hedefe ulaşmak için birlikte hareket ederek katkı sağlamasından geçiyor. Böylece bizden sonra gelecek tüm canlılara sürdürülebilir bir dünya bırakmış olacağız.
15 Martta Yaşanan Olaylar
1820 - Maine'nin Amerika Birleşik Devletleri'ne katılarak ülkenin 23. eyaleti oldu.
1848 - 1848 Macar Devrimi patlak verdi.
1892 - Jesse W. Reno tarafından yürüyen merdivenin patenti alındı.
1892 - Liverpool FC kuruldu.
1917 - II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahtta çekildi
1919 - Merzifon işgal edildi.
1920 - Birleşik Krallık otoriteleri, İstanbul'da yüz elli kişiyi tutukladı.
1921 - Osmanlı eski sadrazamı Talat Paşa Ermeni Soykırımı'nda rolü olduğu gerekçesiyle Berlin'de 23 yaşındaki Soghomon Tehlirian tarafından öldürüldü.
1928 - 15 Mart Olayı başladı. Japon İmparatorluğu'nda çok sayıda komüniste tutuklama kararı çıkarıldı.
1933 - Almanya'da Hitler, III. Reich'ı ilan etti.
1938 - SSCB'de olağanüstü mahkemede ölüm cezasına çarptırılan, aralarında Ekim Devrimi'nin önderlerinden Nikolay Buharin'in de bulunduğu 18 kişinin cezaları infaz edildi.
1939 - Cumhurbaşkanı Emil Hácha, Nazi Almanyası'nın Çeko-Slovak Cumhuriyeti'ni ilhakını kabul etti ve Bohemya ve Moravya Protektorası ilan edildi.
1945 - II. Dünya Savaşı: Sovyet güçleri Yukarı Silezya'yı Alman güçlerinden temizlemek için taarruz başlattı.
1961 - Güney Afrika Milletler Topluluğu'ndan ayrıldı.
1964 - Sinema yıldızı Elizabeth Taylor ile oyuncu Richard Burton evlendi.
1985 - İnternette ilk alan adı tescili yapıldı (symbolics.com).
1989 - Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Galatasaray, Monaco takımı ile Köln'de bulunan Müngersdorf Stadyumu'nda yaptığı maçta 1-1 berabere kalarak bu kupada yarı finale yükselen ilk Türk takımı oldu.
2001 - İstanbul - Moskova seferini yapan Tupolev Tu-154 tipi bir uçak, Çeçen korsanlarca kaçırıldı. Medine'ye indirilen uçağa Suudi antiterör timlerince düzenlenen operasyonda, Türk yolcu Gürsel Kambal, Rus hostes Yuria Fomina ve bir korsan öldü.
2002 - GAP'ın sulama tünellerinden T2 faaliyete geçti.
2003 - Hu Jintao, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 4. devlet başkanı olarak göreve başladı.
2004 - Çin Halk Cumhuriyeti'nde ilk kez bir milletvekili ülkede yılda 10 bin insanın idam edildiğini açıkladı. Ülke insan hakları örgütlerinin eleştirileri nedeniyle idam ilgili rakamlarını gizli tutuyor.
2011 - Suriye İç Savaşı'nın başlangıcı
15 martta doğanlar
1767 - Andrew Jackson, ABD'li politikacı (ö. 1845)
1821 - Johann Josef Loschmidt, Avusturyalı bilim insanı (ö. 1895)
1854 - Emil Adolf von Behring, Alman hekim ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (ö. 1917)
1869 - Stanislaw Wojciechowski, Polonyalı politikacı (ö. 1953)
1878 - Rıza Şah Pehlevi, İran şahı (ö. 1944)
1887 - Lütfi Kırdar, Türk hekim, devlet adamı, asker, Manisa ve İstanbul valisi, ve sağlık bakanı (ö. 1961)
1888 - Refik Halit Karay, Türk yazar (ö. 1965)
1897 - Ağasadık Geraybeyli, Azeri sinemacı (ö. 1988)
1938 - Mehmet Sağlam, Türk siyasetçi
1941 - Tomris Uyar, Türk öykü yazarı ve çevirmen (ö. 2003)
1943 - David Cronenberg, Kanadalı sinemacı
1946 - Mahir Çayan, THKP-C Lideri, devrimci (ö. 1972)
1947 - Ry Cooder, ABD'li gitarist ve şarkıcı
1953 - Erik-Jan Zürcher, Hollandalı bilim adamı
1956 - Hasan Akıncıoğlu, Türk iş adamı ve eski Antalyaspor başkanı
1968 - Jon Schaffer, ABD'li müzisyen
1975 - Eva Longoria, ABD'li sinema oyuncusu
1979 - Onur Aydın, Türk basketbolcu
1983 - Umut Bulut, Türk futbolcu
1985 - Kellan Lutz, ABD'li oyuncu ve model
1986 - Serkan Çalık, Türk futbolcu
1986 - Jai Courtney, Avustralyalı oyuncu
15 martta ölenler
MÖ 44 - Jül Sezar, Romalı askerî ve politik lider (d. MÖ 100)
493 - Odoacer, İtalya kralı (d. 435)
1536 - Pargalı Damat İbrahim Paşa, Osmanlı devlet adamı ve sadrazam (d. 1493)
1849 - Giuseppe Caspar Mezzofanti, İtalyan Katolik kardinal ve dil bilimci (d. 1774)
1921 - Mehmed Talat Paşa, Osmanlı Sadrazamı ve İttihat ve Terakki kurucularından (d. 1874)
1937 - Howard Phillips Lovecraft, ABD'li yazar (d. 1890)
1939 - Deniz Kızı Eftalya, Türk kanto sanatçısı ve şarkıcı (d. 1891)
1959 - Lester Young, ABD'li müzisyen (d. 1909)
1962 - Arthur Compton, ABD'li fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1892)
1970 - Arthur Adamov, Rus asıllı Fransız yazar (d. 1908)
1971 - Cevat Fehmi Başkut, Türk gazeteci ve oyun yazarı (d. 1905)
1975 - Aristotle Onassis, Yunan armatör (d. 1906)
1981 - Yaşar Nabi Nayır, Türk şair ve edebiyatçı (d. 1908)
1981 - René Clair, Fransız film yönetmeni (d. 1898)
1988 - Edita Morris, İsveçli-ABD'li yazar (d. 1902)
1989 - Sadettin Öktenay, Türk besteci (d. 1930)
1995 - Mustafa Necati Karaer, Türk yazar, şair, oto biyografici ve eleştirmen (d. 1929)
1998 - Benjamin Spock, ABD'li pediyatrist ve yazar (d. 1903)
2000 - Mengü Ertel, Türk tasarımcı ve sanat yönetmeni (d. 1931)
2006 - George Rallis, Yunan siyasetçi (d. 1918)
2007 - Stuart Rosenberg, ABD'li film yönetmeni (d. 1927)
2009 - Ron Silver, ABD'li oyuncu (d. 1946)
1848 - 1848 Macar Devrimi patlak verdi.
1892 - Jesse W. Reno tarafından yürüyen merdivenin patenti alındı.
1892 - Liverpool FC kuruldu.
1917 - II. Nikolay kardeşi Mihail lehine tahtta çekildi
1919 - Merzifon işgal edildi.
1920 - Birleşik Krallık otoriteleri, İstanbul'da yüz elli kişiyi tutukladı.
1921 - Osmanlı eski sadrazamı Talat Paşa Ermeni Soykırımı'nda rolü olduğu gerekçesiyle Berlin'de 23 yaşındaki Soghomon Tehlirian tarafından öldürüldü.
1928 - 15 Mart Olayı başladı. Japon İmparatorluğu'nda çok sayıda komüniste tutuklama kararı çıkarıldı.
1933 - Almanya'da Hitler, III. Reich'ı ilan etti.
1938 - SSCB'de olağanüstü mahkemede ölüm cezasına çarptırılan, aralarında Ekim Devrimi'nin önderlerinden Nikolay Buharin'in de bulunduğu 18 kişinin cezaları infaz edildi.
1939 - Cumhurbaşkanı Emil Hácha, Nazi Almanyası'nın Çeko-Slovak Cumhuriyeti'ni ilhakını kabul etti ve Bohemya ve Moravya Protektorası ilan edildi.
1945 - II. Dünya Savaşı: Sovyet güçleri Yukarı Silezya'yı Alman güçlerinden temizlemek için taarruz başlattı.
1961 - Güney Afrika Milletler Topluluğu'ndan ayrıldı.
1964 - Sinema yıldızı Elizabeth Taylor ile oyuncu Richard Burton evlendi.
1985 - İnternette ilk alan adı tescili yapıldı (symbolics.com).
1989 - Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Galatasaray, Monaco takımı ile Köln'de bulunan Müngersdorf Stadyumu'nda yaptığı maçta 1-1 berabere kalarak bu kupada yarı finale yükselen ilk Türk takımı oldu.
2001 - İstanbul - Moskova seferini yapan Tupolev Tu-154 tipi bir uçak, Çeçen korsanlarca kaçırıldı. Medine'ye indirilen uçağa Suudi antiterör timlerince düzenlenen operasyonda, Türk yolcu Gürsel Kambal, Rus hostes Yuria Fomina ve bir korsan öldü.
2002 - GAP'ın sulama tünellerinden T2 faaliyete geçti.
2003 - Hu Jintao, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 4. devlet başkanı olarak göreve başladı.
2004 - Çin Halk Cumhuriyeti'nde ilk kez bir milletvekili ülkede yılda 10 bin insanın idam edildiğini açıkladı. Ülke insan hakları örgütlerinin eleştirileri nedeniyle idam ilgili rakamlarını gizli tutuyor.
2011 - Suriye İç Savaşı'nın başlangıcı
15 martta doğanlar
1767 - Andrew Jackson, ABD'li politikacı (ö. 1845)
1821 - Johann Josef Loschmidt, Avusturyalı bilim insanı (ö. 1895)
1854 - Emil Adolf von Behring, Alman hekim ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (ö. 1917)
1869 - Stanislaw Wojciechowski, Polonyalı politikacı (ö. 1953)
1878 - Rıza Şah Pehlevi, İran şahı (ö. 1944)
1887 - Lütfi Kırdar, Türk hekim, devlet adamı, asker, Manisa ve İstanbul valisi, ve sağlık bakanı (ö. 1961)
1888 - Refik Halit Karay, Türk yazar (ö. 1965)
1897 - Ağasadık Geraybeyli, Azeri sinemacı (ö. 1988)
1938 - Mehmet Sağlam, Türk siyasetçi
1941 - Tomris Uyar, Türk öykü yazarı ve çevirmen (ö. 2003)
1943 - David Cronenberg, Kanadalı sinemacı
1946 - Mahir Çayan, THKP-C Lideri, devrimci (ö. 1972)
1947 - Ry Cooder, ABD'li gitarist ve şarkıcı
1953 - Erik-Jan Zürcher, Hollandalı bilim adamı
1956 - Hasan Akıncıoğlu, Türk iş adamı ve eski Antalyaspor başkanı
1968 - Jon Schaffer, ABD'li müzisyen
1975 - Eva Longoria, ABD'li sinema oyuncusu
1979 - Onur Aydın, Türk basketbolcu
1983 - Umut Bulut, Türk futbolcu
1985 - Kellan Lutz, ABD'li oyuncu ve model
1986 - Serkan Çalık, Türk futbolcu
1986 - Jai Courtney, Avustralyalı oyuncu
15 martta ölenler
MÖ 44 - Jül Sezar, Romalı askerî ve politik lider (d. MÖ 100)
493 - Odoacer, İtalya kralı (d. 435)
1536 - Pargalı Damat İbrahim Paşa, Osmanlı devlet adamı ve sadrazam (d. 1493)
1849 - Giuseppe Caspar Mezzofanti, İtalyan Katolik kardinal ve dil bilimci (d. 1774)
1921 - Mehmed Talat Paşa, Osmanlı Sadrazamı ve İttihat ve Terakki kurucularından (d. 1874)
1937 - Howard Phillips Lovecraft, ABD'li yazar (d. 1890)
1939 - Deniz Kızı Eftalya, Türk kanto sanatçısı ve şarkıcı (d. 1891)
1959 - Lester Young, ABD'li müzisyen (d. 1909)
1962 - Arthur Compton, ABD'li fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1892)
1970 - Arthur Adamov, Rus asıllı Fransız yazar (d. 1908)
1971 - Cevat Fehmi Başkut, Türk gazeteci ve oyun yazarı (d. 1905)
1975 - Aristotle Onassis, Yunan armatör (d. 1906)
1981 - Yaşar Nabi Nayır, Türk şair ve edebiyatçı (d. 1908)
1981 - René Clair, Fransız film yönetmeni (d. 1898)
1988 - Edita Morris, İsveçli-ABD'li yazar (d. 1902)
1989 - Sadettin Öktenay, Türk besteci (d. 1930)
1995 - Mustafa Necati Karaer, Türk yazar, şair, oto biyografici ve eleştirmen (d. 1929)
1998 - Benjamin Spock, ABD'li pediyatrist ve yazar (d. 1903)
2000 - Mengü Ertel, Türk tasarımcı ve sanat yönetmeni (d. 1931)
2006 - George Rallis, Yunan siyasetçi (d. 1918)
2007 - Stuart Rosenberg, ABD'li film yönetmeni (d. 1927)
2009 - Ron Silver, ABD'li oyuncu (d. 1946)
14 Mart 2017 Salı
Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire
"Tıbhane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adlı tıp okulunun açılış tarihi olan 14 Mart 1827, ülkemizde modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kabul ediliyor.
14 Mart 2005 — Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, İstanbul'un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlandı. Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde, “Sağlık Haftası” olarak kutlanıyor.
Tıbbın ilk insanla birlikte başladığı söylense de, genelde kabul görmüş olan ilk tıp büyüğü Aesculapius'dur. Kendisinden ilk kez İlyada'da Homeros bahsetmiştir: “Çağır Asklepios oğlunu, kusursuz hekimi” demektedir. Önce Zeus'un gazabıyla yıldırım çarpmasıyla öldürülen Asklepios daha sonra yine Zeus tarafından tıp tanrısı olarak ilan edilir. Tıp amblemlerinde yer eden, temeli doğu kültürüne dayanan ve tarihi M.Ö. 3000' lere uzanan yılan figürü de, Asklepios ve O'nun asası ile bütünleşmiştir. Hatta Asklepios sözcüğünün grekçe “Askalabos” sözcüğünden geldiği söylenir ki, bu da yılan anlamına gelir. Ve Asklepios'un şifa veren gücünü yılandan aldığı, halkın da adaklarını Asklepios'a değil de bu yılana sunduğu söylenir. Öyle ya da böyle, yılanlı asası ile Asklepios tıp tarihinin önemli dönemeçlerinden birini tutan bir sembol olarak yerini almıştır.
Mitolojiden öte, yaşadığı kesin olarak bilinen ve hizmetleri sonucu tıbbın babası olarak kabul gören ise Hippocrates olmuştur. M.Ö. 460–450 yılları arasında Kos adasında doğan ve babası da doktor olan Hipokrat'ın tıbba katkıları ve getirdiği felsefe dünya tıp çevrelerince hâlâ kabul görür ve bu sebeple birçok ülkede hekimler mezun olurken “Hipokrat Andı” adı altında meslek yemini ederler.
KİŞİLER DEĞİL DE OLAYLAR YÖN VERMİŞ
Osmanlı tıbbı 15. ve 16. yüzyıllara kadar İslam tıbbının etkisi altında kalmış. Bu sırada batıda 14. yüzyılda İtalya'da başlayan Rönesans 15. ve 16. yüzyıllarda bütün Avrupa'ya yayılmış. Tıp alanında da birçok buluş ve ilerlemeler kaydedilmiş. Osmanlı'da ise 17. yüzyıldan itibaren her sahada ortaya çıkan bozulmalar tıp eğitiminde de kendini göstermiş ve tıp medreseleri eskisi kadar yeni bilgilerle donatılmış hekimler yetiştiremez olmuş. Ayrıca batıda yazılan Latince, İtalyanca, Almanca tıp kitaplarını hekimler takip edememişler, dil bilen sayısının az olması, matbaanın Osmanlı'ya geç giriş ve kitap basmanın 1729'da başlamasından dolayı kitaplar tercüme edilmemiş ve yeterince basılamamış. Az sayıda bazı Osmanlı hekimleri ve bilim adamları kendi çabaları ile dil öğrenerek bu yenilikleri takip etmişler ve bu bilgileri de katarak kendi kitaplarını yazmışlar. Ama bu bilgileri yine de hekim adaylarına yeterince iletememiş.
19. yüzyıla geldiğinde durum tıp eğitimi açısından pek iç açıcı değilmiş. Tıp medreseleri eski parlak dönemlerini kaybetmiş, hatta bazıları kapanmış. Bu arada ortalığı azınlıklardan ve Avrupa'dan gelen, yabancı hekimler sarmış. Mütabbib (tabip olmayan sahte hekim) hekimler serbest hekimlik yaparak, orduda da görev alarak birçok insanın ölümüne sebep olmuşlar. Bunların önlenmesi için birçok ferman çıkarılmışsa da engel olunamamış. Çünkü yeterli tıp eğitimi verilmediği gibi yeterli sayıda hekim yetiştirilemiyormuş. İtalyanca ve Fransızca bilen az sayıda hekim gelişmeleri takip ederek çevresinde yararlı olmaya çalışmışlar. Bunlardan Şanizade Mehmet Ataullah (1771–1826), Mustafa Behçet Efendi (1774–1834) gibi büyük hekimler bu durumdan çok rahatsız olmuşlar ve yeni tıbbın tıp eğitimine girmesini savunmuşlar.
III. Selim zamanında yeni tıp eğitimi veren, bir Tıphane açılması düşünülmüş. Teşrih (anatomi) yasağından dolayı ulemadan çekinen III. Selim buna cesaret edememiş, Rumlara tıp fakültesi kurmaları için izin vermiş. (1805). O dönemin hekimbaşısı 21 yaşında ilk hekimbaşılığını yapan Mustafa Behçet Efendi'ymiş. Bu dönemde de yeni tıp eğitimi veren bir Tıphane kurulması için çaba sarf etmiş, ama amacına ulaşamamış. Nitekim Mustafa Behçet Efendi, II. Mahmut zamanındaki hekimbaşılığı sırasında (53 yaşında) tıp eğitiminin düzeltilmesi için yeniden büyük bir çaba içine girmiş ve 1827 yılında bu amacına ulaşmış.
Sultan II. Mahmut 1826 yılında uzun zamandır uğraştığı bir meseleyi halletmiş. Düzeni tamamen bozulmuş olan yeniçeri Ordusu'nu ortadan kaldırıp (17 Haziran 1826) yeni bir ordu kurmuş (Askair-i Mansure-i Muhammediye). Bu yeni orduya bir hekim ve cerrah yetiştirilmesi gerekiyormuş. Bunu fırsat bilen hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi 26 Aralık 1826'da II. Mahmut'a, arada da üç dilekçe vererek, yeni tıp okulunun kurulmasının amacını, bu okulun nasıl ve nerede kurulacağı konusunda teklifini yapmış ve Padişah da onaylamış.
14 MART 1827'DE TIP OKULU AÇILDI
Bizde tıp bayramının ne zaman kutlanacağı, ya da hangi tarihle ilişkilendirilmesi gerektiği sorusu ancak yakın tarihimizde cevap bulabilmiş. Sultan II. Mahmut'un yenilikçi hareketleri sonucu, hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin de katkılarıyla batılı anlamda ilk tıp mektebi olan, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire 14 Mart 1827 Çarşamba günü Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağı'nda kurulmuş. Bu şekilde, tıp tarihimizde 14 Mart yerini almış. Aynı bina içinde Tıphane ve Cerrahhane eğitimlerini ayrı ayrı yapıyormuş. Tıp eğitimi o yıllar batıda olduğu gibi dört yılmış, son sınıfta hocalar tarafından usta ve yetenekli olanlar tesbit edilerek sınava alını ve başarılı olanlar askeri hastanelere veya ordunun tabur alaylarına muavin tabip unvanı ile tayin ediliyorlarmış. Orada bir hekimin gözetiminde birkaç sene çalışıp deneyim kazandıktan sonra da serbest hekim oluyorlarmış.
Tıphane-i Amire 1827'den 1836'ya kadar Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağında gündüz eğitimi yapıyormuş. 1836 yılında Sarayburnu'ndaki Askeri Kışla'ya (Otlukçu Kışlası'na) taşınmış. Ayrı binada eğitim gören Cerrahhane de burada tıp eğitimi ile birleşip, eğitim yatılı hale getirilmiş. Bu binanın yetersiz hale gelmesi ile Galatasaray'daki Enderun ağaları okulu tekrar elden geçirilip duzenlenmiş ve Tıbbiye 1839'da Galatasaray'ya taşınmış. Bu okula Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adı verilmiş.
Bu okulun 17 Şubat 1839'da açılışı Sultan II. Mahmut tarafından yapılmış ve eğitiminde yeni düzenlemeler getirilmiş. Eğitim dili Fransızca olmuş ve öğrenci alınmaya başlanmış. Eğitim dilinin Fransızca olması zamanla hekim sayısında azalmaya yol açmış. Nitekim 1867 yılında Türkçe tıp eğitimi yapan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (Sivil Tıp Mektebi) açılmış. 1870 yılında da askeri tıp okulunda dersler Türkçeleşmiş. 1878 yılında şimdiki Sirkeci Tren İstasyonu yanındaki Demirkapı Askeri Kışlası'na taşınmış. 1894 yılında Sultan II. Abdülhamit'in emriyle Haydarpaşa'daki Tıbbiye Binası inşa edilmeye başlanmış. Bu görkemli binaya 6 Kasım 1903'te taşınılmış. Önce Askeri Tıbbiye sonra, Sivil Tıbbiye taşınmış ve 1909 yılında iki mektep birleştirerek Darülfünun Tıp Fakültesi olmuş.
İLK KUTLAMA 1919'DA
İlk tıp bayramı 14 Mart 1919'da, işgal altındaki İstanbul'da, tıp öğrencileri tarafından kutlanmış. Tepkilerini bu şekilde dile getirmeye çalışan öğrencilerin bu törenine Dr.Fevzi Paşa, Dr.Besim Ömer Paşa, Dr.Akil Muhtar (Özden) gibi dönemin ünlü hocaları da katılmış.
1933'de “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane” İstanbul Üniversitesi'ne dâhil olmuş. Peşinden de 1945'te Ankara Tıp Fakültesi, 1954'te Ege Tıp Fakültesi kurulmuş.
14 Mart 2005 — Tıp Bayramı, ilk kez, 1. Dünya savaşı sonunda, İstanbul'un işgal edildiği günlerde, yabancı işgal kuvvetlerine karşı tıp öğrencilerinin bir tepkisi olarak 1919 yılında kutlandı. Günümüze kadar gelen bu 14 Mart kutlamaları, artık içinde bulunduğu haftayı da kapsayacak şekilde, “Sağlık Haftası” olarak kutlanıyor.
Tıbbın ilk insanla birlikte başladığı söylense de, genelde kabul görmüş olan ilk tıp büyüğü Aesculapius'dur. Kendisinden ilk kez İlyada'da Homeros bahsetmiştir: “Çağır Asklepios oğlunu, kusursuz hekimi” demektedir. Önce Zeus'un gazabıyla yıldırım çarpmasıyla öldürülen Asklepios daha sonra yine Zeus tarafından tıp tanrısı olarak ilan edilir. Tıp amblemlerinde yer eden, temeli doğu kültürüne dayanan ve tarihi M.Ö. 3000' lere uzanan yılan figürü de, Asklepios ve O'nun asası ile bütünleşmiştir. Hatta Asklepios sözcüğünün grekçe “Askalabos” sözcüğünden geldiği söylenir ki, bu da yılan anlamına gelir. Ve Asklepios'un şifa veren gücünü yılandan aldığı, halkın da adaklarını Asklepios'a değil de bu yılana sunduğu söylenir. Öyle ya da böyle, yılanlı asası ile Asklepios tıp tarihinin önemli dönemeçlerinden birini tutan bir sembol olarak yerini almıştır.
Mitolojiden öte, yaşadığı kesin olarak bilinen ve hizmetleri sonucu tıbbın babası olarak kabul gören ise Hippocrates olmuştur. M.Ö. 460–450 yılları arasında Kos adasında doğan ve babası da doktor olan Hipokrat'ın tıbba katkıları ve getirdiği felsefe dünya tıp çevrelerince hâlâ kabul görür ve bu sebeple birçok ülkede hekimler mezun olurken “Hipokrat Andı” adı altında meslek yemini ederler.
KİŞİLER DEĞİL DE OLAYLAR YÖN VERMİŞ
Osmanlı tıbbı 15. ve 16. yüzyıllara kadar İslam tıbbının etkisi altında kalmış. Bu sırada batıda 14. yüzyılda İtalya'da başlayan Rönesans 15. ve 16. yüzyıllarda bütün Avrupa'ya yayılmış. Tıp alanında da birçok buluş ve ilerlemeler kaydedilmiş. Osmanlı'da ise 17. yüzyıldan itibaren her sahada ortaya çıkan bozulmalar tıp eğitiminde de kendini göstermiş ve tıp medreseleri eskisi kadar yeni bilgilerle donatılmış hekimler yetiştiremez olmuş. Ayrıca batıda yazılan Latince, İtalyanca, Almanca tıp kitaplarını hekimler takip edememişler, dil bilen sayısının az olması, matbaanın Osmanlı'ya geç giriş ve kitap basmanın 1729'da başlamasından dolayı kitaplar tercüme edilmemiş ve yeterince basılamamış. Az sayıda bazı Osmanlı hekimleri ve bilim adamları kendi çabaları ile dil öğrenerek bu yenilikleri takip etmişler ve bu bilgileri de katarak kendi kitaplarını yazmışlar. Ama bu bilgileri yine de hekim adaylarına yeterince iletememiş.
19. yüzyıla geldiğinde durum tıp eğitimi açısından pek iç açıcı değilmiş. Tıp medreseleri eski parlak dönemlerini kaybetmiş, hatta bazıları kapanmış. Bu arada ortalığı azınlıklardan ve Avrupa'dan gelen, yabancı hekimler sarmış. Mütabbib (tabip olmayan sahte hekim) hekimler serbest hekimlik yaparak, orduda da görev alarak birçok insanın ölümüne sebep olmuşlar. Bunların önlenmesi için birçok ferman çıkarılmışsa da engel olunamamış. Çünkü yeterli tıp eğitimi verilmediği gibi yeterli sayıda hekim yetiştirilemiyormuş. İtalyanca ve Fransızca bilen az sayıda hekim gelişmeleri takip ederek çevresinde yararlı olmaya çalışmışlar. Bunlardan Şanizade Mehmet Ataullah (1771–1826), Mustafa Behçet Efendi (1774–1834) gibi büyük hekimler bu durumdan çok rahatsız olmuşlar ve yeni tıbbın tıp eğitimine girmesini savunmuşlar.
III. Selim zamanında yeni tıp eğitimi veren, bir Tıphane açılması düşünülmüş. Teşrih (anatomi) yasağından dolayı ulemadan çekinen III. Selim buna cesaret edememiş, Rumlara tıp fakültesi kurmaları için izin vermiş. (1805). O dönemin hekimbaşısı 21 yaşında ilk hekimbaşılığını yapan Mustafa Behçet Efendi'ymiş. Bu dönemde de yeni tıp eğitimi veren bir Tıphane kurulması için çaba sarf etmiş, ama amacına ulaşamamış. Nitekim Mustafa Behçet Efendi, II. Mahmut zamanındaki hekimbaşılığı sırasında (53 yaşında) tıp eğitiminin düzeltilmesi için yeniden büyük bir çaba içine girmiş ve 1827 yılında bu amacına ulaşmış.
Sultan II. Mahmut 1826 yılında uzun zamandır uğraştığı bir meseleyi halletmiş. Düzeni tamamen bozulmuş olan yeniçeri Ordusu'nu ortadan kaldırıp (17 Haziran 1826) yeni bir ordu kurmuş (Askair-i Mansure-i Muhammediye). Bu yeni orduya bir hekim ve cerrah yetiştirilmesi gerekiyormuş. Bunu fırsat bilen hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi 26 Aralık 1826'da II. Mahmut'a, arada da üç dilekçe vererek, yeni tıp okulunun kurulmasının amacını, bu okulun nasıl ve nerede kurulacağı konusunda teklifini yapmış ve Padişah da onaylamış.
14 MART 1827'DE TIP OKULU AÇILDI
Bizde tıp bayramının ne zaman kutlanacağı, ya da hangi tarihle ilişkilendirilmesi gerektiği sorusu ancak yakın tarihimizde cevap bulabilmiş. Sultan II. Mahmut'un yenilikçi hareketleri sonucu, hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin de katkılarıyla batılı anlamda ilk tıp mektebi olan, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire 14 Mart 1827 Çarşamba günü Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağı'nda kurulmuş. Bu şekilde, tıp tarihimizde 14 Mart yerini almış. Aynı bina içinde Tıphane ve Cerrahhane eğitimlerini ayrı ayrı yapıyormuş. Tıp eğitimi o yıllar batıda olduğu gibi dört yılmış, son sınıfta hocalar tarafından usta ve yetenekli olanlar tesbit edilerek sınava alını ve başarılı olanlar askeri hastanelere veya ordunun tabur alaylarına muavin tabip unvanı ile tayin ediliyorlarmış. Orada bir hekimin gözetiminde birkaç sene çalışıp deneyim kazandıktan sonra da serbest hekim oluyorlarmış.
Tıphane-i Amire 1827'den 1836'ya kadar Şehzadebaşı'ndaki Tulumbacıbaşı Konağında gündüz eğitimi yapıyormuş. 1836 yılında Sarayburnu'ndaki Askeri Kışla'ya (Otlukçu Kışlası'na) taşınmış. Ayrı binada eğitim gören Cerrahhane de burada tıp eğitimi ile birleşip, eğitim yatılı hale getirilmiş. Bu binanın yetersiz hale gelmesi ile Galatasaray'daki Enderun ağaları okulu tekrar elden geçirilip duzenlenmiş ve Tıbbiye 1839'da Galatasaray'ya taşınmış. Bu okula Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adı verilmiş.
Bu okulun 17 Şubat 1839'da açılışı Sultan II. Mahmut tarafından yapılmış ve eğitiminde yeni düzenlemeler getirilmiş. Eğitim dili Fransızca olmuş ve öğrenci alınmaya başlanmış. Eğitim dilinin Fransızca olması zamanla hekim sayısında azalmaya yol açmış. Nitekim 1867 yılında Türkçe tıp eğitimi yapan Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye (Sivil Tıp Mektebi) açılmış. 1870 yılında da askeri tıp okulunda dersler Türkçeleşmiş. 1878 yılında şimdiki Sirkeci Tren İstasyonu yanındaki Demirkapı Askeri Kışlası'na taşınmış. 1894 yılında Sultan II. Abdülhamit'in emriyle Haydarpaşa'daki Tıbbiye Binası inşa edilmeye başlanmış. Bu görkemli binaya 6 Kasım 1903'te taşınılmış. Önce Askeri Tıbbiye sonra, Sivil Tıbbiye taşınmış ve 1909 yılında iki mektep birleştirerek Darülfünun Tıp Fakültesi olmuş.
İLK KUTLAMA 1919'DA
İlk tıp bayramı 14 Mart 1919'da, işgal altındaki İstanbul'da, tıp öğrencileri tarafından kutlanmış. Tepkilerini bu şekilde dile getirmeye çalışan öğrencilerin bu törenine Dr.Fevzi Paşa, Dr.Besim Ömer Paşa, Dr.Akil Muhtar (Özden) gibi dönemin ünlü hocaları da katılmış.
1933'de “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane” İstanbul Üniversitesi'ne dâhil olmuş. Peşinden de 1945'te Ankara Tıp Fakültesi, 1954'te Ege Tıp Fakültesi kurulmuş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)